Tarih beni yazmıyorsa ben kendim yazarım!

26 Nisan 2014 Cumartesi

Yasal uyarı




                               

Buraya bir uyarı  yazmam farz oldu. Şuanda blogunda bulunduğunuz vatandaş annesini arayıp enneler günü yaklaşıyor bana ne alacaksın? diye soran, alış veriş merkezlerinin gıda reyonlarında durup salçayla tahinle
 yapılacak işkenceleri hayal ederek vakit haracayıp alacağı şeyi unutup eve eli boş dönen, toplu taşıma araçlarında uzatılan bozuk paraları şoförün başından aşşağı döküp dünya işte bazen yağmur bazan para yağar diyerek dünyanın en itici espirisini
yapan, beş yaşındaki yeğeniyle oynadığı savaş oyununda yenilince beni bir daha yenersen telefonumla oyun oynayamazsın diye tehdit eden, yaşlıyım diyen babannesine benim yaşıma gelince ne olacaksın diyen, girdiği lokantada ayranı gecikince
kalkıp dolaptan alan, bir saat sonra uyu diyen abisini duyunca evdeki bütün saatleri geri alan, kız yeğeninin tokalarını takıp aslında bana daha çok yakışıyor diyerek çocuğu çıldırtan, amcasının deyimiyle yandan çarklı, abisinin deyimiyle
kaktüs (çiçek ama dikenli) arkadaşlarının deyimiyle çakma hokey, babasının deyimiyle prenses, annesinin deyimiyle kürdandır. Bunları bilinde öyle hareket edin sonra bazı vatandaşlar gibi mantıklısın ama çocuksun büyüyünce bana dön deyip ertesi gün kapıma gelmeyin yoksa kullanmakta zorluk çektiğim beynim tamamen çevrim dışı oluyor.

Ha bu arada Allah hiç bir dişiyi yolda yürürken açılan sütyen kopçasıyla sınamasın. Amin

18 Nisan 2014 Cuma

Sokaktaki köpekler






                                          
Bence dünyada en tehlikeli şey eğitilmemiş insandır. Eğitim derken okuldaki derslerden bahsetmiyorum. Çok nadir yerlerde verilen insanlık dersleri. Bu derslerden mahrum büyüyen bir nesil dünyanın her yerinde var.  Bu insanların daha iyi şerefsizlik yapması için biraz bilek gücüne ihtiyaçları var, bilek gücü erkeklerde daha fazla olduğu için bu şerefsizleri genelde erkek olarak tanırız dişi versiyonları da elbette var.  Bu tip insanların nesli Kabil'le başladı, dünyanın sonuna kadarda sürecek.  Bu şerefsizler yaşadıkça Şiddet gören kadınlar tecavüze uğrayan çocuklar ve daha bir çok şey devam edecek. Eğer babamı tanımasaydım erkeklerden nefret ederdim. Babam ve babam gibi insanların var olduğunu bilmek kuruyla yaşı yakmamam için bir sebep. 

Her sabah okula gitmek için evden çıktığımda bir çok şeyle karşılaşıyorum. Bazen çok aciz hissediyorum. Sürekli ceylan gibi tetikte bekliyorum. Yolda yürürken birilerinin göz hapislerine alıştım. Birilerinin gelip tanışmak için rica etmesini de hoş karşılıyorum, öyle bir duruma geldim artık. Telefon numaramı isteyenler en masum olanları bence. Kıçıma bakıp laf atanları sarhoştur diye geçiştirip yatıştırıyorum kendimi. Laf atan ergenleri büyüyünce utanacaklar diye duymamazlıktan geliyorum. Takip edenler nasıl bir işkence yaptıklarının farkındalar mı acaba çok merak ediyorum. Bir saatlik yolculuk süresince gözünü kırpmadan bakanlar nasıl rahatsız ettiklerini biliyorlar mı. Yine bunlar klasik şeyler üstesinden geliyorum yani geliyoruz alıştık. 

Okuldan çıktığımda hava kararmıştı. Bindiğim otobüs gayet sakindi. Elimdeki kitabı açıp o mükemmel satırların tadını çıkarırken yine göz hapsine alındım. Çok umurumda değildi doğrusu hep olan şey. Gelir tanışmak ister numara ister gider.  Kitaptan başımı kaldırdığımda direk adamın kısık gözleriyle karşılaşıyorum. Tuhaf bir tip sıska başında bir bere var elleri cebinde ve gözünü kırpmadan yüzündeki tek bir kası oynatmadan bana bakıyor. 

Genelde karşımdakinin hangi amaçla baktığını anlarım. Sapıklıktan yahut bir umutla ama bu adamın baktığı gibi hayatımda ilk defa biri bana bakıyor. Öyle korkunç ki belirsizlik amacı ne hiç bilmiyorum tüylerim diken diken oldu korkma pink diye teselli ederken buldum kendimi. İneceğim durağa yaklaşınca biraz rahatladım ayağa kalkıp arabanın durmasını beklerken adamın nefesini ensemde hissettim. Titreyen bacaklarıma aldırmadan aşağı indim. Sokaktaki kalabalığın içine dalınca rahatlayıp oh be dedim. Biraz ilerleyip dükkanını kapatmak üzere olan kuru yemişçiden pişmaniye aldım pişamniyeyi çok severim. Kalabalık sokakta yürürken elimi pişmaniyeye daldırıp bir parça kopardım tam ağzıma atacakken karşıma çıkan kısık gözler kanımın donmasına neden oldu. Beresini çıkarmış yarı dökülmüş saçlarıyla yine aynı ifadesiz şekilde bana bakıyor. Ne yapacağımı şaşırdım pişmaniyeyi geri koyup telefona sarıldım abimi arayıp nerede olduğunu öğrendim işte olduğunu duyunca telefonu kapatmasını bekledim ardından kapatmamış gibi gel beni al dedim bunları yaparken  eve doğru ilerliyordum tabi adam benim önümde ve sürekli dönüp dönüp bana bakıyor. 
Öyle acizim ki neyden korktuğumu bile bilmiyorum bana ne yapabilir ki sanki bu kalabalıkta ama lanet olsun ki korkuyorum işte. Siteyi bu kadar uzağa yapan mimara küfür etmeyi ihmal etmeden eve doğru koşar adımlarla ilerledim. En son sitelerin olduğu sokağa gelince bir siteye girip güvenliğe sarılmak istedim. Kendi kendime konuşup ilerlerken sıska adamın ortalıkta olmadığını fark ettim etrafı kolaçan ettiysem de bir türlü göremedim.  Fırsat bilip koşmaya başladım bizim sitenin önün gelince güvenliği öpücektim resmen. Havanında piskolojisi bozuktu bu gün bir yağdı bir açtı en son yağan yağmurda ıslanmıştım birde öyle korkunca titremeye başladım. Titreye titreye dairenin önüne geldim asansörde beni yalnız bırakan Ahsen'e küfürler savurdum zorla eve attım kendimi kapıyı da bilmem kaç kez kilitledim. Bu şerefsizin eline ne geçti öyle merak ediyorum ki benim yavru kedi gibi korkmam ona haz mı verdi kendime de kızıyorum hiç bir şey olmadı ama salak gibi titredim. İşini gücünü bırakıp akşam vakti beni evime kadar takip etti o süreçte yüzündeki tek bir kas bile kıpırdamadı. Korktuğumu fark ediyosun korkuttuğunu da biliyosun peki ne istiyosun amacın ne niye takip ediyosun? Böyle bir şerefsizliği yapmak için bana mantıklı bir sebep sunsa yemin ederim izin vericem. 
Eğitimsiz insanlar vahşi canavarlar oluyorlar. 

Her anneye yalvarmak istiyorum eğitemeyeceğin çocuğu doğurma! Doğurup sokağa salma lütfen..

14 Nisan 2014 Pazartesi

Şifreli Öykü Mimi






                                       



Gece yarısı dışarıda olmaktan korksam da başka çarem yok. Evime giden bu uzun yolda kalp atışlarımı ağzımda hissediyorum. Bir anda karşıma çıkan minik sarı kedi daha fazla korkmama neden oldu yüzüne vuran Mavi ışıkla gözleri cam gibi parlıyor. Her ne kadar korksam da kedinin yanına yaklaşıp elimi ona sürdüm. Kediyi kucağıma alıp safransarı rengindeki tüylerini okşadım. Kediye ''Senin adın Zeritte Briss olsun'' diye fısıldarken burnuma gelen kahve kokusu karanlık sokağı sarmıştı. İleride karanlık sokağı aydınlatan sarı ışığın altında oturmuş yaktıkları ateşte kahve pişiren üç kişi dikkatimi çekti yanlarına gitmek istesem de Dördüncü Tekil Şahıs olmak istemedim bu yüzden Kahve tadından vazgeçip evime doğru ilerlemeye devam ettim. Elimdeki kediye Hayata dair güzellikleri anlatmak istedim ama sessizliği bozmak istemedim susup Sağlam adımlarla evime gitmeye devam ettim. Cebimdeki kalem yere düştüğünde kaldırımda tok bir ses çıkardı karanlıkta kalemi aramaya çalışırken kucağımdaki kedinin hırıltısını duydum yoksa artık bende Kedili yazıcı kişi mi oldum? Bu düşünce beni gülümsetirken yerde duran kitap dikkatimi çekti karanlıkta ne olduğunu çözemediğim kitabı sağ elimle alıp ilerideki ışığa doğru ilerledim. Işığın altına geldiğimde kitabın bir not defteri olduğunu gördüm defterin üzerinde bir Atmaca resmi vardı defterin kapağını açıp içinde düzgün el yazısıyla yazılmış satırları okumaya çalıştım Sade ve derin cümleleri anlayacak kafada değildim zaten bu saatte dışarıda olmam hiç mantıklı değildi Manyakmıyım ben?  Sonunda evime yaklaşınca binama uzaktan baktım derin bir oh çekip güvende olduğumu hissettim. Bu bina uzaktan bakınca    Titania'nın Çöplüğüne benzese de benim sarayım. Evimin kapısından girerken kucağımda hırlayan kedi bir anda gelen ışıktan korkup pençelerini koluma geçirdi ve kucağımdan fırladı binanın kapısından çıktığını görmedim kolumdaki pençe izlerinden akan kan çok fazla derin nefes alıp sakinleşmeye çalışsam da bu acıyı unutmak için Narkoza ihtiyacım var. 

13 Nisan 2014 Pazar

Telefondan girilen ilk post



                 
Dişi kuzenlerimden biri evlenmek için bu günü seçmiş üstelik benim survivor izlemem gereken gece!

Başa saralım....

Cumartesi gecesi bekarlığa veda partisine yetişmedim ama akşam kuzenlerimle babaannem de kaldık.
Biz böyle bir araya gelince mantığı bir kenara koyup ota çiçeğe gülüyoruz.  Korkunç gelin damat fotoğraflarına bakıp bence böyle poz verin diye dalga geçiyoruz sevgili gelin adayımızla. Sonra babaannem uykulu gözleriyle geldi ''Ne anlıyosunuz şu bilgisayardan allasen bi söyleyin'' diyince yerimden fırladım babaanne gel öğretcem sana diye kadını koltuğa oturtum.

''Bak babaanecim bu fare''

''Bu mu fare dalga geçme benimle ''

'' ya babaanne valla fare ingilizcesi mause beğenmediysen öyle diyelim''

''Sizde gülmeyin şuna terbiyesizler. Fareymiş dalga geçiyolar benle ya. Ben kendim öğrenirim''

''Yaa babaanne gerçekten amaa'''

''Şuna bak şuna gelin olacak güya bunu alan adama yazık gülme''

Diyip çekip gitti. Bizde şaşırdık tabi ama ikna edemedik tabi.

Ertesi gün yani bu gün dışarı çıktık ayakkabılarımı evde unuttuğum için yeni alıcaktım ordan da kuaföre geçicektik babaanem de yanımızda. Gelin adayı yolda bir kızla karşılaştı sarıldılar öpüştüler ay hayırlı olsun canımcımlar diye başladılar

'' aaa sen bizim ahmetlemi evleniyosun inanmıyorumm''

''aa tanışıyomusunuz nereden?''

''Bizim siteyi o yapmıştı''

Bu sözü duyan babannem yengeç gibi yan yan yanıma yaklaşıp beni çimçikleyip sesiszce ''Eyvah eyvah kandırmış bizim kızı adam mütahitmiş gördünmü olan işi'' dedi. Bu söze nası cevap versem bilemedim gülmeye başlayınca sinirleniyo bide çok komik ama napıyım!

Neyse bulduğum en şirin elbiseyi kıçıma geçirip süslendim ama bende bir sorun var çözemiyorum ya. Ne giysem öyle şıkır şıkır durmuyo sanki üzerime spor kıyafetler giymişim gibi ayakkabılarım da spor ayakkabıymış gibi. Bunu belki hareketlerimde etkiliyo olabilir. Mesela karşımdaki damat adayının kuzenleri giyinip kurulup başarını bile sağa sola çevirirken iki saat geçiyo ama ben çocuklar için yapılmış olan salıncakta sallanıyorum belki bundandır.

 Nikah salonunda  babaanneme baktım birine çok kötü bakıyor ama öyle böyle değil sert ve sinirli ödüm koptu noluyo dedim burdan da boşanma dairesine gitmeyelim diye düşünerek bakışlarımı baktığı yöne çevirdim babaannemin baktığı bi adammış adamda bana bakıyor öküz gibi. Olayı çaktım babaannem annem olmadığı için beni acaip sahiplenmiş sanırım bu öküzü de fark etmiş ben babaaneme, babaannem çocuğa, çocukta bana baktı uzun bir süre böyle bermuda üçgeni oluşturduk aramızda.

Nikah bitince gençler olarak yemeğe gitmek için yola çıktık ben onların yanında çocuğum ama yinede çeke çeke götürdü ablam beni.
Bu sıkıcı yemekte gözüme damadın kuzenleri takıldı. Ben dudak parlatıcısına yapışan saçlardan rahatsız olduğum için abimden aldığım dolma kalemle saçlarımı topalmışıtım ondan öncede yeğenimin başındaki papatyalı tacı taktım ama bu kızlar az önce kuaförden çıkmışlar gibiler. Belirli aralıklarla tuvalete gidip kendilerini güncelleyip güncelleyip geliyorlar sürekli fotoğraf çekilip çeşitli sitelerde paylaşıyorlar. Yediğim yemekle birlikte parlatıcımı da mideye indirince ben saçlarımı tekrar açıp kalemi abime uzattım. Yeğenlerim de uyuyunca uğraşacak kimse kalmadı onların sıkıcı muhabbetine dayanmaya çalışırken elimdeki bilekliği ayağıma halhal yaptım. Kızlar ayakkabılarını değişip şirin babetlerini giymişlerdi bile bide bunlar benim yaşıtım ya. Bu arada masada ikiz kardeşler var birde ikisi de aynı giyinmiş ilk gördüğümde bir tanesiyle konuştum arkamı döndüm yine aynısı koca bi çığlık attım elimde olmadan herifler hala dalga geçiyor benle koskoca adam olmuşlar hala aynı giyolar saçma insanlar işte. Şu satırları yazarken masaya su döktüm kimse ıslanmadı ama adamın biri bir rahat durmadın bak halhalın da yere düşmüş diye bana bilekliğimi uzattı. Utanmam gerekiyor ama utanmaya üşeniyorum bu yüzden telefona iyice gömüldüm. ımm bu saçma yazıya bir görsel bulmam lazım bir dakika düşünüyorum.
Gelin? olmaz
Damat? çirkin
Süslü kızlar? gizli gizli çekemem fotoğraflarını
ikizler? ayrı oturuyolar
en iyisi önümde duran bilekliğimi çekeyim ben.

10 Nisan 2014 Perşembe

Mimcik



                                         

Mim konusunda çok tembel olduğumu biliyorum günler önce Deep beni mimlemişti sonra Dördüncü Tekil Şahıs ve Şeyma'da mimledi. Hepsine çok çok teşekkür ediyorum yanacıklarından kocaman kocaman öpüyorum!

Kedi mimi Bu soruya siz değil bir başkası cevap verecek. Kalabalık bir caddeye çıkacaksınız ve gördüğünüz ilk yaşlı kadına(veya adama): Pardon az önce buradan geçen bir kedi gördünüz mü? Yanlış hatırlamıyorsam kaykaya biniyordu diyeceksiniz. Aldığınız tepkileri de yazarsınız artıık :))) Biraz da rezil olalım dimi? Muhatabınız ne kadar yaşlı olursa o kadar güzel olur(İnanma ihtimali yükselir:))))

Ben bu soruyu özellikle babanneme sordum. Hatun marketten çıkmış elindeki poşetle salına salına yürüyodu. 

''Babannem buradan bi kedi geçti gördün müü kaykaya biniyorduuu '' 
'' Kediyi boşver de elindeki o şeyleri çıkar ayy birdee mavi sürmüş iğrenç kız''
''Ya babanne ya of bırak ojelerimii kediyi gördün müüü?''
''Ayağına da sürdünmü vallahi o ayakla evime girmemezsin''
''Sürmedim yaa. Kedi diyorum gördün mü kaykaylıı!!''
''Gördüm bir tane ama seninki değildi benim gördüğüm sukutura biniyodu''
Ve işte babannem ve işte o enfes cevabı bu kadın nebiçim bir yaşlı böyle yaşlı mı olur.

Kedi mimini yapasa bence harika olur dediğim kişiler Safransarı     Zeritte Briss  Narkoz  Mavi Kelebenk     Bir hayal kur        Kahve tadına 


Diğer mim ise Sosyal medya kapanacak olsa ne yapardınız? 

Facebook ımm kapanabilir ziyanı yok zaten hiç girmiyorum. Bazen girip Bil ve fethet oynuyorum şu bilip bilip fethettiğimiz oyun biliyormusunuz? 

Twitter  Hesabım olmasa da merak ettiğim şahısların neler yaptığına bakıyorum bazı bazı fena olmuyor. Ama kapandığında ben ne yapıcam diye başımı duvarlara vurmadım. 

İnstagram Hesabım var ve 2 kişiyi takip ediyorum biri ablam diğeri ise ne yaptığını hiç merak etmediğim bir arkadaşım. 4 de takipçim varmış onlarda beni niye takip ediyor anlamıyorum bir fotoğraf bile paylaşmadım. Yani kapanırsa ablamın yaptığı nefis yemeklerin fotoğraflarından mahrum kalırım. 

Youtube Hayır hayır beybi sen kapanma! Bana bunu yapma. Youtube sevdiğim bir şey o kapandığında çok panik yaptım ama sonra Şuradaki yardım sever vatandaş sayesinde sevdiğime kavuştum.

Google Bundan bir kaç yıl önce kapansaydı kafayı yerdim ama şuan umurumda olmaz çünkü girmiyorum bile.

Blogger Can yoldaşım biriciğim blogger kapanırsa panik yaparım nefes alamam isyan der bileklerime jilet atarım! 

Bu mimide yapmayan ve yapmak isteyen herkes yapabilir. Yapmayan kaldıysa tabi. 

6 Nisan 2014 Pazar

Bizim masalımızda bitti



                                              
İkindiden sonra uyumanın zararları ne kadar çok olsa da o cazip uykuya direnecek bir iradeye sahip değilim.
Uykunun kollarına atmışken kendimi telefonumun sesiyle ruhum bedenime tekrar yerleşti. Kim aradığına bakmadan kulağıma koyduğum telefona cevap vermeden karşıdakinin konuşmasını bekledim ayılmak için fırsat oluşturuyordum kendi çapımda. Telefondan gelen ses üzerime dökülen buzlu su gibi zıplattı beni.
''Pink?''  Sevdiceğimin aklını başına toplayıp özür konuşması yapacağını düşünürken sesinden o elektiriği alamamam beni hayal kırıklığına uğrattı sanki kullanacağı cümlelerin canımı yakmamasını engellemek için sesini en şefkatli tona ayarlamış gibiydi ses hangi tonda olursa olsun kuracağı cümlelerin aynı işlevi yerine getireceğini bilmiyorumdur sanki. '' Efendim'' Derken düşündüğüm tek şey burada bir ayrılık konuşması yapılacaksa o konuşmayı ben yapmalıyım oldu.  Ben yapacağım konuşmayı düşünürken o konuşmaya başlamıştı bile ne söylediğini hatırlamaya çalışsam da hafızam bana pek yardımcı olmuyor. Durumu kurtarmak için '' Yani ?'' diye bir şeyler gevelesem de işe yaramadı telefondaki sesinden ne kadar sinirlendiğini anlayabiliyordum mütemadiyen o duygusal bir konuşma yapmıştı benim umursamaz şekilde cevap vermem deliye dönmesine sebep oldu ''Bak hep böyle yapıyorsun işte'' Diye bağırmaya başladı o kadar sinirli geliyodu ki sesi sakinleştirmeye çalışmam bir işe yaramadı yok dersleri yoğunmuş yok çok sıkıntılıymış ben destek olacağım yere köstek oluyormuşum. Bu zamana kadar destek oldum bir gün çıkardığım pürüzle ki bu pürüz falan değil bildiğin kocaman bir sorun köstek mi oldum ne halin varsa gör diye telefonu yüzüne kapatmak istedim ama dahada sinirlendirmek istemediğim için sakinleşmesini bekledim söylecekleri mi yuttum
 '' Çirkinleşmek istemiyorum bu yüzden susuyorum!'' diye bağırınca '' Sende o gözler varken istesen de çirkinleşemezsin'' dedi. Böyle cümlelerle beni kandıracağını sanıyosa yanılıyo beyefendi. Beynimin halen sağ kalan hücreleri çalışmaya başladığında. Başta yaptığı konuşmanın ayrılık konuşması olduğunu anlamıştım The end demişti yani beni kandırmaya falan çalışmıyodu. 
Öyle sinirlendim ki o cümleleri kuran ağzının ortasına bir tane patlatmak istesem de nafile. 
Beni böyle çıkmaza sürüklüyor sürüklüyor zaten olmayan aklımı karıştırıyor.  Ne yapmaya çalışıyosun gerizekalı ayrılacaksan doğru düzgün ayrıl diye haykırmak istedim. Bizim aramıza mesafe girince hep aynı şey oluyo zaten sonumuz belli niye çabalıyosak artık bende anlamıyorum bitecekse bitsin. Bunları ona şuan anımsayamadığım uygun cümlelerle söyledim sonunda bir el sıkışmadığımız kalmıştı öylede berbat bir şekilde noktayı koyduk. 
Böyle bir şey için ne çok üzgünüm nede çok mutluyum sadece büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorum. Ayrılırken daha kaliteli bir sebebimiz olsun isterdim ne yazık ki saçma sapan bir sebepten dolayı sonlandı bu ilişki.
Ben en sevdiklerinden ebedi ayrılmış bir insanım bu şey gibi dayak yemeye alışan bir insana tokat atmak gibi üzülürüm ama çokta etkilemez. Bu düşüncem zaten onu çileden çıkaran umursamaz olduğumu düşünüyo ama öyle değilim üzülmek istemiyorum sadece... 

4 Nisan 2014 Cuma

Aklıma veda edelim





Canlarım ciğerlerim böceklerim çiceklerim. yıllar boyunca bana eşlik eden pamuk ipliğine bağlı aklıma veda edebilirsiniz ben ettim kendisini bir daha göremeyecegiz. Zaten yarım dı birde pamuk ipliğinden tutuyordu işte bu gün o ip koptu aklımı Üsküdar sahilinde bırakıp eve döndüm. Şimdi her şey daha rahat gözüküyor.
Aklımı kaybetmemdeki yeğâne sebep benim sevgili sevdicegim. Ben bu çocuğu çok başı boş bıraktım hata bende yani Moskovanın koynunda olmasına rağmen bir kez bile arayıp sorgulamadım millet sevgilisini akşam göreceği halde gün içinde otuzbeş kez arayıp akşamda bir güzel sorguya çekiyor. Ama ben bir kez olsun sorgulamadım belkide sorgulamam gerekiyordu ama hiç tarzım değil. Ben bu konuda çok hassasım okuldaki bazı çocuklarda hoşlanmadığım ruh halleri sezdiğim için çocuklardan uzaklaştım üstelik iyi arkadaştık ama insan anlıyor işte ona göre önlem alıyor aynı hassasiyeti sevdicegiminde uyguladığını düşünüyordum ki yanıldığımı bu gün anladım. Faceye girdim yıllardır girmiyodum açtım benimkinin profilini her zamanki gibi şeylerle karşılaşacağımı düşünüyodum ki etiketlendiği fotoğrafları görünce kan beynime sıçradı. Patlamış mısıra benzeyen bi kız var benim burdan dahi anladığım bi ilgisi var sevdiceğime kuruntu yapıyosun demeyin valla yapmıyorum. Benim sevdiceğimde bu patlamış mısırla dersler çalışmış çalıştırmış ben aradığımda arkadaşla çalışıyoruz diyodu ama ben ne biliyim agzınin suyu akan bir patlamış mısırla ders çalıştığını. Ben bu fotoğraflara bakarken Ahsen'de yanıma geldi onada gösterdim bir görüşünü alayım belki kuruntu yapıyorumdur diye düşündüm ama ben bir tesselli cümlesi beklerken bizim ki çığlık atıp ''aaayyy kurtdun eline düşmüş kuzu gibi'' diye bir şeyler saçmaladı. Sonra bir vieoyla karşılaştım tabi bunlar yeni şeyler değil ben yeni görüyorum tarih bir ay önceyi gösteriyodu videoda çok çok kısa bir video ama benim görmem gerekeni görmem için yeterli. Bir kalabalık var bir bebe gitar çalıyo böyle yemekhane gibi bir yer benimki de lazca şarkı söylüyo kısa videoda kendinden gecmiş şekilde ne söylediğini anlayamadım tabi o merakla o şokla soluğu Üsküdar'da aldım babannemin kapısını tekmelerken buldum kendimi tabi babanne bu şarkıyı nette buldum ne diyolar anlamadım belki sen anlarsın diye sordum oda bi hevesle dinledi anlaması uzun sürdü ama sonusnda 
''benim gözlerim ağlarken
 senin gözlerin gülüyor
 kurban olurum senin siyah gözlerinee.....
 Ve tabi gerisini dinlemedim orası yetti bana sonra direk faceyi açtım patlamış mısırın göz rengini araştırdım renkli olmadığı kesin!
 Ora da pamuk ipliği biraz zedelendi tabi sonra sahile indim derin derin nefes alıp verdikten sonra sevdiceğimi aramaya karar verdim Aradım meşgule verdi tam çıldıracaktım ki telefon çalmaya başladı açtım 
-bende seni düşünüyodum şimdi çok özledim ya 
diye bir giriş yaptı madem beni düşünüyordu neden hemen telefonu açmadı ha nedeeeen tabi bunları ona söylemeyecek kadar çok seviyorum gururumu 
hiç bir şey olmamış gibi konuya girdim 
biraz çabalasam da en sonunda konu gelmesi gereken yere geldi 
kim o patlamış mısır derken buldum kendimi 
o da  arkadaş diye klişeler klişesi bir söz söyledi öyle arkadaş mı olur ağzına girecek benim de çok arkadaşım var ama hiç benim fotoğraflarım oluyor mu onların facesinde diye bir daldım gerisi geldi zaten 

-Sakin ol bitanem 
- Çok abartıyosun
-mantıklı düşünemiyosun boşuna sinirleniiyosun 
diye bir sürü saçma şey söyledi biraz ikna edici bir şey söyeseydi hemen affederim ki ben.

En onunda şarkıya geldim ne öyle kara gözler falan derken tansiyonlar iyice yükselmişti zaten oda sakinliğini kaybetmişti '' Şarkı işte senin için şarkının sözünümü değişseydimm!! o an sustum tamam peki dedim telefonu kapatıım işte o an aklımı da kaybettim. Neden bilmiyorum ama sesinden anlamadığım bir şeyler vardı çok ağır geldi o söz gerçekten dokundu  çocukluğumdan beti tanıyorum onu ilk defa kalbimi böyle kırdı.

Eve geldiğimde hiç bir şey olmamış gibi sırıtmaya devam ediyodum ki abim bana Kıbrıs tatlısı yapsana dedi bende kafam dağılır diye giriştim daha önce yapmıştım güzel olmuştu da. Tabi bu kafayla değil kekin üstüne şerbet dökmeden kremayı döktüm sonra kremayı geri tencereye döküp şerbeti tekrar döktüm krema da olmadı elim ayağıma dolaştı en sonunda annemi arayıp yardım aramaya karar verdim. Derdimi anlattım.
-anne krema çok sulu oldu
- niye ölye oldu tarifteki gibi yapmadın mı
- yaptım ama öyle oldu işte 
-daha önce hiç böyle olmamıştı
 ve işte burada zırlamaya başladım tabi anneme çaktırmıyorum da anne bu anlar yani
-iyimisin tatlım 
diye sorunca bana tatlım demeee diye bağıracaktım ki beynimin bir yerlerinde kalan hücrelerim çalışmaya başlayıp devreye girdi o hücreler sayesinde telefonu sağlıklı bir şekilde kapattım.
Tatlıyı da söylene söylene yaptım hani Türk tatlıları bitti Kıbrısı kaldı bi o eksikti zaten. Neyseki kimse bir şey anlamadan mideye götürdü tatlıyı ben yiyemedim tabi. 

Şuanda bütün duygularımı yokladım neden üzgünüm ben salakmıyım neyim ? değer mi yıllar önce biri bana şuan bulunduğum durumu söyleseydi dalga geçerdim ama siz siz olun büyük konuşmayın! Onun yüzünden aklımı kaybettim bir de üzülemem diyerek bütün üzüntümü rafa kaldırdım yerine saf katıksız bir sinir yerleşti yemin ediyorum ben bu gazla ayağımdaki tavşanlı terliklerle yürüye yürüye Rusya'ya giderim önce o patlamış mısırı şişlerim sevdiceğimi de bıçaklarım ama geleceğim için yapmıyorum o yüzden tavşanlı terliklerimle aşağı inip kedileri beslemeye kara verdim. 
  
Bu da beslenen vatandaşlardan bitanesi yemeğini alıp kaçtı zalim az sevseydim nolurdu sanki.

2 Nisan 2014 Çarşamba

Olmass











Sabah saçımı örerken abim yanıma gelip ''Kızım şu odanı topla artık yoksa her şeyi çöpe atıcam'' Diye bir tehditte bulundu bende ''Benim odam dağınık ve pis olabilir ama kalbim temiz!'' Diyerek kendimi savundum ama adam haklı odamı toplamalıyım. Binadan çıktığımda kapıda beni bekleyen Ahsen'le karşılaştım olduğu yerde zıplıyor (bunu sürekli yapıyor üşümesini engelliyormuş) sessizce bir şeyler okuyordu yanımda yaklaşıp ''Gözlerini aç'' dedi '' fark ettiysen gözlerim zaten açık'' Diye karşılık verdim ama o ikna olmadı '' kocaman kocaman aç'' dedi bende gözlerimi tüm gücümle açmaya çalışırken neye uğradığımı şaşırdım yüzüme gelen Ahsenin nefesiyle gözlerimi kapattım ''laaaan napııyosun manyakmısın'' diye çemkirirken gözlerimin içine üflediğini yeni yeni fark ediyordum sevgili Ahsen gözlerini kocaman açıp '' annem renkli gözlere çok nazar değer dedi bende okuyup üfledim ne var yani seni düşünüyorum '' diye kendini savundu. Tamam bu Ahsen her sabah nazar duasını okuyup önce kendine sonra bana üflerdi ama gözümün içine üflemesi beni bile şaşırttı. Ona öfkeli şekilde bakarken '' Boğazımdan geçen her lokma  kıçıma yağ olarak yapışsın ki iyliğini düşünüyorum'' diye yemin etti  ya saçma salak yeminler etme diye kaç kez uyarmıştım ben bunu bazen henüz tanışmadığı kocasının üzerine öyle yeminler ediyo ki ağzım açık kalıyo.
Her sabah beklediğimiz otobüs durağına geçip gelen arabaya atladık arabanın en arka tarafına yerleştik cam kenarına Ahsen onun yanına ben benim yanıma da yaşlı bir amca oturdu. Bir kaç dakika geçmişti ki adam bana dönüp ''Sarı gül mü ? '' dedi ne demek istediğini anlamadım adama dönüp ''Anlayamadım'' dedim
adam gülümseyip montumun içinden çıkmış sarı kazağıma bakıp ''sarı giyon ya ondan dedim'' dedi. Sarı dediysem kış günü civciv sarısıyla dolaşmıyorum asker yeşili pantolonuma uyacak cinsten bir sarı bir ismi var ama o sarının şuan hatırlayamıyorum. Normalde adam gülüp geçerdim ama adamla muhabbet etmek istedim bu yüzden  sorularını cevaplamaya başladım
'' Çalışıyon mu kızım? ''
'' Yok amca okuyorum''
'' Belli ellerin çalışan eline benzemiyor. Baban ne iş yapıyor''
'' Babam öldü''
Bunu söylerken içim acısa da aldırmadım sevimli amcanın parmak ucuyla gösterdiği çocuğa baktım ileride ayakta duran yakışıklı denecek 25 yaş civarında bir çocuktu oda bize bakıp başını iki yana sallayıp gülümsedi adam çocuğu gösterip 
 ''o çocuk var ya benim oğlum seni gelin alsam olur mu ?''
gözlerimi ayaklarıma dikmiştim zaten bu sabah bir bu eksikti ama sanki her sabah bu teklifi alıyomuşum gibi sakin bir sesle başımı iki yana sallayıp ''olmaz'' dedim nasıl bir ses tonuyla dediysem yanımdaki Ahsen kahka atmaya başlamıştı adamda kendini tutamayıp gülmeye başladı gülerken arada olmaz diyo haha diye sesler çıkarıyodu. Arabadan indiğimizde Ahsen sen çok kötü bir gelinsin kaynatana bir hoşçakal bile demedin he bide sanki seni hemen veriyoduk öyle ağlamaklı söyledin ki diye dalga geçmesi bir yana dursun okulda kimden ne istesem  ''Olmaz'' diye cevap alıyorum.