Tarih beni yazmıyorsa ben kendim yazarım!

29 Mart 2014 Cumartesi

Oh be!



                                         

İnsan duyguları yaşadıktan sonra paylaşma gibi bir eyleme muhtaç şekilde yaratılmıştır yada ben öyle yaratıldım.  Ne zaman birileriyle bir şey paylaşsam ertesi gün pişman oluyorum düşüncelerimi duygularımı paylaştığım ve pişman olmadığım tek yer blogger ve buradan ayrı kalmak beni yoruyor.
Buradan ayrı kaldığımda sürekli kendi kendime düşünüyorum bazen gülüyorum bazen kahkaha atıyorum düşüncelerimi yorumluyorum çok düşünüp az konuşuyorum.
Bütün düşüncelerimi rahatça kusabildiğim tek yerden uzak kalmanın saçmalık olduğunu bu gün anladım. Arkadaşım Ahsen erkek arkadaşıyla ilk görüşmesine eşlik etmem için beni çeke çeke Kadıköy'e sürüklerken masadaki üçüncü ve en gereksiz kişi olmam ve biraz insan olup tebessüm etmem için bana yalvarıyordu diğer buluşmalarında ölü taklidi yaptığım içi hala erkek arkadaşı olmadığını savunuyor ama benim bir suçum yok ne konuşabilirim ki ne kadar saçma bir konumda olduğumu sanki bilmiyor.
Havanın soğuk olmasına rağmen denize karşı bir yere beni oturttuğunda içimden küfürler savuruyordum sevgili adayımızda gelince tanıştığıma memnun oldum gibi bir yalan söylemek zorunda kalarak sıcak kahvemi avuçlarımın içine alıp donan ellerimi ısıtmaya çalışıyordum sandalyeme iyice yayılıp buraya yazmam gereken düşüncelerimi kendi kendime yorumluyordum aslında bu karşı taraf için iyi bir şey olmalı çünkü onların ne konuştuğunu hala anımsayamıyorum aklımı tamamen kendi iç dünyam için çalıştırıyorum ardından aklıma bir bir şey geldi ve elimde olmadan sırıtmaya başladım bunu bilerek yapmıyorum yüz kaslarım duygularıma göre hareket ediyormuş benden izi almadan bu durum karşı taraf için can sıkıcı olmuş empati kurup karşıdan profilme baktığımda elindeki bardakla oynayıp sırıtan bir kızın kimseye zararı olmadığını düşünsem de karşıdakiler benimle aynı fikirde değildi bacağıma yediğim sesiz bir tekmeyle kendime gelirken Ahsenin uyarıcı gözleriyle karşı karşıya geldim kendimi toparlayıp tuvalete gittiğimde yazınca anlatınca düşünecek bir şey kalmadığını rahatladığımı ferahladığımı hissettim. Eve Ahsenin azarlamalarıyla dönerken umurum da olan tek şey eve gelip arama motoruma Blogger yazmamdı. Eve girip bilgisayara yöneldiğimde bu satırları bir hamlede yazdım ve şuan fark ediyorum ki montum hala üzerimde ama kocaman bir oooh be! dedim ve şimdi belime kısa gelen monttan ve kıçıma büyük gelen bu pantolondan kurtulmak için buradan ayrılacağım pijamalarımı giyip bütün bloglar ne alemde bakıcam!

10 Mart 2014 Pazartesi

İnternet Diyeti





                                   

Okulla dersle ilgili sorunlardan pek bahsetmedim lakin bahsetmemem olmadığı anlamına gelmiyor ilk yıldan böyle zorlanacağımı düşünmezdim her şey iyi güzel ama yabancı dil ve fizik beni çileden çıkartıyor. Bu sırada yok pilates yok kitap yok film derken okula vermediğim ilgi çok belli oldu ve dersler benden ilgi istemeye başladı bende bir kaç zaman boyunca bütün teknoloji aletleriyle arama mesafe koymaya karar verdim. Bilgisayar telefon gibi beni bloga ulaştıracak bütün aletleri maalesef yok sayıcam. Bu sürede eğer dayanabilirsem bloga pek giremem ben yokken blogum size emanet canlarım cananlarım.
Bu arada eskiden izlediğim bir dizi aklıma geldi Çılgın Bediş eskiden ne kadar severdik şu internet diyetine girmeden önce onu bir izliyim diyorum... 

5 Mart 2014 Çarşamba

Ders öyle güzeldi ki bayıldım



Sabah uyandığımda gece dörtte yattığım için kendime küfürler ederken hazırlanıp kendimi dışarı attım geç kaldığım bir dersim açlıktan zil çalan midem uykusuz gözlerim bağcıkları bağlanmamış converselerimle koşa koş okula gittim. Sınıfa girdiğimde geç kaldığım için beni azarlamayan hocayı öpmek istedim lakin gülümseyerek onu ödüllendirmeye karar verdim yerimde geçtim.

Tüylerim diken diken oldu bir anda midem bulanmaya ve en ufacık hareketimde gözlerim kararmaya başladı e tabi hem uykusuz hem aç pink anca bu kadar dayanır yemek yemediğim için kendime küfür edecek vaktim yoktu yanımda pek tanımadığım bir kız vardı onu kolundan silkerek yanında yiyecek bir şey var mı diye soruyordum kiii gerisini hatırlamıyorum o sıra birileri benim yeniden başlat düğmeme bastı önce kendimi kapattım sonra gözlerimi açtım sanki dünyaya yeni geliyorum etrafımdaki buğultulu sesler terlemiş vücudum berbat bir ruh haliyle tekrar gözlerimi açıyorum.Kendime gelirken çok komik bir şey yapmışım gibi etrafımda gülen insanları hissedebiliyordum lan bayıldım ben ne gülüyosunuz diye düşünürken suratıma yediğim tokatla iyice dikildim sevgili hocamız kolonya denen şeyi bana bir koklatsa uyanırdım ama kendisi şiddete başvurmuş ve benim avuç kadar yüzüme o kocaman elleriyle patlatmayı tercih etmiş en kötüsü de işin sonunda bana tokat attığı için teşekkür etmek zorunda kalmam. Vatandaşın gülme sebebi ise yediğim tokatla uyanırken noluyo lan demişim haklıyım yine olsa yine derim! Bunca yıllık bayılma kariyerim de ilk defa tokatla uyandırılıyorum. Başımın hiç tanımadığım bir çocuğun kucağında olduğunu görünce kalkmaya yeltensem de buna izin verilmedi bir kaç dakika boyunca öyle yatırdılar beni sonra ailemi aramamı istediler ben böyle bir şey yapmamın dönem boyunca abimin peşimden ayrılmaması demek olduğunu bildiğim için ailemin şehir dışında olduğunu söyledim yalan söylemedim aslında abim şehir dışındaydı. Hocamız başımın kucağına koyduğum çocuğa beni acile götürmesini emretti çocuk beni ayağa dikerek çeke çeke arabasına götürürken hiç tanımadığım birinin arabasına binmeyeceğimi bildiğim için çocuğa yol boyunca açlıktan oldu nolur şurada bişeyler yiyelim diye yalvardım en sonunda yedikten sonra gidicez sözünü alıp beni hemen karşımızdaki simit sarayına götürdü bir güzel tıkındıktan sonra canlandım ve ismini bilmediğim çocuğa neden bayıldığıma dair bir seminer verdim iyi olduğuma ikna edince gidebileceğini söyledim o da numarasını bırakıp bişi olursa ara deyip gitti. İşin tuhaf kısmı bu insan evladının öğrenci olup olmadığını bile bilmeyişim üstelik ismini bile bilmiyorum.  
Sonra evime gidip güzel duş alıp sıcak yatağıma girerken bu işten abimin haberinin olmamasının ne kadar da iyi olduğunu düşünüyordum ki bütün arkadaşlarımın içeride kapıda beni sorduklarını duydum toplanıp ziyarete gelmişler onları karşılarken abimin korkunç bakışlarına maruz kaldım her birini ayrı ayrı sorguya çekti hepsine numarasnı verip hepsinin öyle bir olayda ilk kendisini armaları için tembih etti çocukların başına dert oldu yani.
       İşin en güzel kısmı ise on beş kişilik bir gurupla birlikte hiç bir şey olmamış gibi sanki hasta ziyaretine                                                   gelmemişler gibi oturup eğlendik  abimin her çocuğa asker arkadaşıymış gibi davranması onları iyice çoşturdu tabu oynamaya karar vermiştik ki erkeklerin maç izlemesi gerekiyormuş abimi de yanlarına alıp gittiler bizde kılzar oturup film izledik

filmde Gerard Butler vardı bu adamın ne tarz filmi olursa olsun duygulanıyorum çünkü adam aynı babama benziyor mimkleri hareketleri abim ise babamın daha yakışıklı olduğunu düşünüyor ama ikiz olarak doğmuş olsalar hiç tezat durmazlardı. 

2 Mart 2014 Pazar

Yeteneksizs Pnik




Bu günlerde içimde olan enerji dışarı çıksa atomu parçalarım o  denli enerji doluyum mesela yataktan kalkıp post yazmaya karar verdim normalde hiç bir güç beni o yataktan çıkaramazdı çok zorlarsa yattığım yerden yazardım bir şeyler, öyle gözleri fal taşı gibi açıp bilgisayara oturmak hiç tarzım değildi. 
sporun etkisi var sanırım haftada vakit buldukça koşu ve bolca pilates yapıyorum bu arada pilatese bayıldım uyum sağladım yeni başlamama rağmen çok iyi gidiyorum şunu yapabiliyorum mesela...
 Bunu yapabilmem iyi gittiğim anlamına gelmediğini biliyorum da  iyi gidiyorum yani.

Geçen yeteneksizsiniz Türkiye'nin final akşamı arkadaşımla koltuklara yayılmış eleştiriyoruz Türkiye'nin yeteneği bumu diyerek sonra düşündük biz oraya çıksak ne yeteneğimiz var ? Ne sergileyebiliriz? Sonra düşün düşün düşün hiç bir şey bulamadık! 
Arkadaşım espiri yaparız! diye dahiyane bir fikir buldu sonra bizim espirilerimizin çok ince olduğunu ve bizden başka kimsenin anlayamayacağına karar verip vazgeçtik 
Ben çıkıp ne kadar sakar olduğumu göstersem diye düşündük ama bu yetenek karşısında rakiplerimi sollardım ve çok haksızlık olurdu ondanda vazgeçtik.
 Kısacası bir şeyin farkına vardık çok yeteneksizsizsizzzz! 

Arkadaşımın sesi biraz güzel onu geliştirirse belki yetenekli olabilir yani bir umut ışığı var onun için ama ben umutsuz bir vakayım.

Kendime haksızlık etmeyim mesela güzel poğaça yapıyorum tavuklu olmasa da peynir koyuyorum.
İğne yapabiliyorum bunu kendimden beklemezdim ama bir çok kez koca koca popolara iğne batırmışlığım var üstelik benim iğne fobim var ama hayat şartları beni buna zorladı. Doktor olabilirdim aslında tansiyon bakarım hatta bitmiş serumları çıkarmak için tembel hemşireleri beklemeye gerek yok ben onu da hallederim!

Ama gel gelelim ki bunların hiç biri bir yetenek değil Oraya çıkıp birilerine iğne yapıp poğaçalarımı tatmalarını sağlayamam.
Acilen kendime yetenek bulup onu geliştirmem gerekiyor yoksa kocaman bir klişe olucam.